Bir bakışta

7 Ekim’den bu yana her gün bomba sesleriyle uyanan, ailesini, arkadaşlarını kaybeden, açlık ve hastalıklarla mücadele eden çocukları, Yeryüzü Çocukları Derneği (YEÇED) Başkan Yardımcısı ve Psikolog Merve Özdenler ile konuştuk.

What is Bir bakışta?

Adı üstünde. Bir bakışta gündemdeki konuları uzmanlarla değerlendiriyor, arkaplana dair bir bakış sunuyoruz.

Speaker 1:

Merhaba. Anadolu Ajansı'nın Bir Bakışla podcast'indesiniz. Bugün üç Ekim iki bin yirmi dört Perşembe. Ben Ümmühan Atak. Evet, yedi Ekim'den bu yana bomba sesleriyle uyanan, uyuyamayan çocukları, sevdiklerini, arkadaşlarını, anne babalarını, kardeşlerini kaybeden çocukları, açlıkla susuzlukla, hastalıklarla mücadele eden çocukları, gazzili, Filistinli çocukları konuşacağız bugün.

Speaker 1:

Konumuz yeryüzü çocukları derneği başkan yardımcısı psikolog Merve Özdenler. Merve hanım hoş geldiniz.

Speaker 2:

Hoş buldum.

Speaker 1:

Sizinle daha önce de bir podcast yapmıştık yine çocuklar üzerinden ama bu kez Gazze'yi konuşacağız. Yedi ekinden bu yana bir yıl boyunca süren bir savaş var ve bu savaştaki hedefler kadın çocuk hiç ayırt etmiyor. Genç yaşta ayırt etmiyor. Bu süreçte öldürülen çocukların sayısı on yedi bini buldu ki bunlar kayıtlara geçenler, kayıp çocuklar var, hastalık ya da açlık sebebiyle ölen çocuklar var ki bunların bu sayıya dahil edilmediği de konuşuluyor, biliniyor. Siz bu bir yılı nasıl değerlendireceksiniz?

Speaker 1:

Bir yıl boyunca hiçbir şekilde rahat uyuyamayan çocuklar bomba sesleri alışılacak şey de değil. Bomba sesleri, bu korkular, böyle bir ortamda biz bir gün bile dayanamayız derken bu çocuklar hala hayattalar ve hala umutları var mı değil mi? Nedir? Sizin bölgedeki çalışmalarınızdan da edindiğiniz bilgiler, tecrübeler neler söylüyor? Bize ne bizimle neler paylaşmak istersiniz?

Speaker 2:

Çok zor bir soru, çok büyük bir soru. Zaten bunu Türkiye'den cevaplamakta eminim çok konforlu görünür. Bir Filistinli bizi dinlese. Ben de zaten sivil toplum kuruluşunda çalıştığım ve oradaki şapkamla aslında biraz daha rahatlıkla bir şeyleri aktarabilme hevesindeyim. Çünkü dediğiniz gibi yeryüzü çocukları Derneği yedi Ekim öncesinde de Gazze'de çalışmalarını yürütüyordu ama yedi Ekim sonrasında çok hızlandırdık, yoğunlaştırdık.

Speaker 2:

Bunun birkaç nedeni var. Her sivil toplum kuruluşu gibi biz de tabii ki acil yardım müdahalelerinde bulunuyoruz ama aynı zamanda biz o sorduğunuz sorunun cevabını da hep aradık, yani bir insan nasıl olur da içinde bulunduğu böyle bir duruma karşı hala bize ders verir, bir direniş gösterir ama tabii bunu söylerken onların yaşadığı acıları, travmaları da gözden kaçırmadan, onların acılarına da eşlik etmeye çalışarak biz bu süreci geçirdik elbette. Şu an Gazze'de yaşanan durumun ne kadar zor olduğunu tanımlamak için herhangi bir konunun uzmanı olmaya hiç gerek yok. Belki de ilk defa dünyanın her yerine Gazze'deki bu ölçüsüz, kuralsız, akıl sınırı tanımayan bu zulüm ulaştı, bu bilgi ulaştı ve sadece Gazzeliler, Filistinliler de değil, aslına bakarsanız bütün dünya çok büyük bir korkuya düştü. Çünkü onlar da ilk defa hak savunucuları ya da insan hakkı adına konuşan bu büyük büyük kuruluşların ne kadar işlevini yitirdiğini ya da bir gün kendilerinin de aynı duruma düşebileceklerini belki hissetmiş oldular.

Speaker 2:

Dolayısıyla Gazze'de yaşananlar sadece Gazze halkını, sadece Filistinlileri kapsamıyor ama tabii ki de şu an bütün dünyanın kalbi orada, gözü orada ve bütün büyük zorluklar, bütün travmalar da orada yaşanıyor. Biz sahadaki ekiplerimizle, içeride olan uzmanlarla yaptığımız görüşmelerden ben anladıklarımı öğrendiklerimi sizinle paylaşmaya Onlar da aslında şöyle, eğer ki şu anda internete, Gazze ile ilgili bir rapor burada yaşanan ruh sağlığı sorunlarıyla ilgili bir araştırma yazmak isterseniz bunu araştırırsanız karşınıza büyük büyük raporlar, uzun sayfalı raporlar, Birleşik Milletlerin birçok patolojiyi sıraladığı birçok hastalığın yüksek yaygınlıklarını içeren raporlarını bulabilirsiniz ama bir Gazzeli psikoloğa soracak olursanız o size buradan anlatmaz meseleyi. Ben bence bu süreçte Filistinli psikologlardan en büyük aldığım ders buydu. Sizinle o yüzden bunu paylaşmak istiyorum. Mesela UNICEF daha yedi Ekim öncesinden bile Gazneli çocukların yüzde yetmiş beşinin psikolojik sorunlarının olduğunu ve ruh sağlığı desteği alması gerektiğini açıklamıştı.

Speaker 2:

Filistinli bir psikolog ya da bir doktor hiçbir zaman Gazneli bir insan için böyle bir cümle kurmaz. Neden? Yani aslında bir ruh sağlığı uzmanı için çok ilginç bir şey çünkü internette araştırmalarınızı yaptığınız zaman karşınıza çıkacak en büyük söylemler, araştırmalar aynı bu cümleler üzerine inşa edilir. Çünkü Filistin'i meslektaşlarım şu şekilde söylüyor, eğer ki siz bir toplumun yüzde yetmiş beşini depresyon, travma sonrası stres bozukluğu gibi bir hastalık ve patolojiyi atfederseniz yaşanan siyasi sıkıntının sorumlularını kabul etmiş olursunuz ve aslında bu siyasi sorunu da minimize edersiniz. Yani bu söylem Filistinleri patolojikleştirirken bağlamı ve siyasi şiddeti ve sorumluları da muaf kılıyor.

Speaker 2:

Bu yüzden onlar asla bu şekilde tanımlamıyorlar içlerinde bulundukları durumları. Zaten bir yıl boyunca üzerine bombalar yağdırdığınız insanların ne biyolojik, ne fizyolojik, hiçbir şekilde tabii ki de bütüncül bir sağlığının olmayacağı tahmin edilebilir bir şey, bir sürpriz olmayacaktır. Bu yüzden direniş ruhuna uygun olacak şekilde sizinle ben bu soruları yanıtlamaya çalışacağım. Çünkü onlar bu içinde bulundukları zorluk durumunu anlatıyorlar ama şunun altını çiziyorlar. Biz uzmanlar insanın sağlıklı olması için üç boyutunu tanımlıyoruz.

Speaker 2:

Biyolojik, psikolojik ve sosyal. İsrail maalesef bu üç boyutu da bir şiddet ve baskı altına alıyor. Yani bunun içerisine bir çocuğun, bir yetişkinin bedenine zarar gelmesi, yakınını ailesini kaybetmesi de dahil ama aynı zamanda da insan haklarının ihlali, politik baskı, kültürel ve etnik soykırım da dahil. Yani Filistin'deki uzmanlar bize şunu söylüyor, fizyolojik ve psikolojik anlamda bir zararı olmayan insanların hastalık tanısı alabileceklerini görüyoruz. Bu da sosyal boyutta yaşadıkları aslında o baskının bir ürünü.

Speaker 2:

Bu yüzden biz insanlara hani onların şu kadar travmaları var, böyle patolojileri var diye sıralarsak gerçekten de hiç ruh sağlığı uzmanına ya da bir sağlıkçıya uygun olmayan cümleler kurmuş oluruz. Çünkü savaş durduğunda iyileşmeye başlayacak bir topluma hasta denemez Ancak dünyanın geri kalanına belki de hasta denilebilir. Bu sessiz şahitlikleri için, bu konuyla ilgili ellerini taşın altına koymadıkları için. Hatta geçtiğimiz aylarda çocuk felci aşısı için iki günlük barış ilan edenler yine adeta insan onuruyla dalga geçtiklerini düşünüyorum. Burada mesele bu değil.

Speaker 2:

Bunun çok ciddi bir şekilde ıskalandığını söylüyor aslında Filistinliler, Gazdeliler ama yine de çocukların mevcut durumunu nasıl değerlendirebiliriz? Bence yine Filistinlilerin direniş ruhundan gelen toplumda çok güzel bir algı var. Yine bizim bugün psikologlar olarak yaklaşımda kullandığımız bir şey bu. İnsanın anlam boyutu asla gözden kaçırılmamalı. İnsan yaşadığı bütün baskılara rağmen iyileşmek için her zaman bir çaba gösterir ve biz uzmanları olarak da çocuklar için yapabileceğimiz şey düzenli ve yeterli bir şekilde onları desteklemeye çalışmak.

Speaker 2:

Çünkü Filistinliler aslında şöyle bir bakış açısıyla direniş gösteriyorlar. Acıdıkları yerden iyileşmeye çalışıyorlar ve buna da çok güzel bir isim vermişler. Keşke bunu bütün dünyaya duyurabilsek diyorum. Yine benim bu yıl öğrendiğim ve hala öğrenmek bunun ne anlama geldiği için uzun üzerinde çalışmalar yaptığım görüşmeler yaptığım bir konu. Filistinliler yaşadıkları bu duruma verdiği tepkiye somut adını veriyorlar.

Speaker 2:

Somut Arapça bir kelime. Türkçedeki karşılığı psikolojik dayanıklılık ama sadece psikolojik dayanıklılık anlamına da gelmiyor. Esneklik, direnç, kararlılık, azim çok aksiyoner bir kelime. Zaten Filistinliler nasıl yapıyor bunu, nasıl bu kadar dimdik ayakta duruyorlar, köklerini hala bu toprağa salmaya devam ediyorlar, sorularımızın cevabı da bu somut felsefesinin altında gizli. Bunu çocuklardan yaşlılara kadar görebiliyoruz.

Speaker 2:

Zaten somut kelimesini de kendi gözlerinin önüne zeytin ağacını getirerek tanımladıklarını söylüyorlar. Bütün zorlu mevsim şartlarına dair direnebilen, her zaman meyvelerini verebilen ve toprağı da olabildiğince uzun köklerini salan bir zeytin ağacı smooth'u tanımlayabiliyor.

Speaker 1:

Bu smooth kavramı yedi Ekim öncesinden de olan bir şey değil mi? Yani orada nesilden nesle aktarılan bir şey var ve bu şekilde büyüyen çocuklar daha sonra bu şekilde gençler oluyorlar, anne baba oluyorlar. Onların çocukları da doğal olarak bu şekilde büyüyor. Yani bunu bir bunu iliklerine kadar hissetmeleri şaşılacak bir şey değil, değil mi? Kesinlikle öyle

Speaker 2:

ve Gazneli bir çocuk dediğimiz zaman neyi kastettiğimiz de bir düşünmemiz gerekiyor. Bugün iki bin yedili bir Gazneli çocuk beş tane savaşa maruz kalmıştır. Yani onu dünyadaki herhangi bir çocukla kıyaslamamız mümkün değil. Maalesef bu yaşadıkları ona belli öğrenmeler belli, acılar da katmıştır ama acıdığı yerden iyileştiği için insanlar ve üzerilerindeki baskı biraz olsun çekildiğinde onlar iyileşmek için tekrardan hem kendi psikolojik iyi oluşlarını hem de toplumlarını inşa etmek için bir çaba gösterdiklerinden ve tevekkül gösterdiklerinden de biz çocuktan yetişkine, bu smodu, bu direnişi görebiliyoruz. Çocuklar şu anda ne yapıyor diyecek olursanız da çocuklar gerçekten ismi sadece çocuk diyebiliriz.

Speaker 2:

Onlar şu an bombanın seslerinden türünü ayırt edebiliyorlar. Ne kadar mesafe uzakta olduğunu, onlara zarar verip vermeyeceğini ya da ölümü çok yakından tanıyorlar. Mesela sizinle altı Şubat depremi sonrasında da görüşmüştük. Enkaz altından kurtarılan çocuklar uykuda olduğunu, bir rüyada olduğunu zannederken Gazze'de yine bombardıman ardından enkazın altından çıkarılan çocuklar öldüğünü ve farklı bir boyutta olduğunu düşünüyor ve uzun bir süre kendisine gelemiyor. Bunlar farklı şeyler.

Speaker 2:

Bu travmalar kıyaslanmamalı ama farklı olduğu da göz önünde bulundurulmalı. Onlar aslında pasif değiller toplumda. Yani biz çocukları çok korumamız gerektiğini, onlarla ilgili telaşa kapılarak ne yapabileceğimizi oradaki uzmanlarla, yerel partnerlerimizle konuşurken onlar bize dediler ki çocuklar çok çalışıyorlar, büyük sorumluluklar alıyorlar. Onlar sürekli oradan oraya giderken çadırlarını yeniden inşa ediyorlar. Ailelerinde kardeşlerine bakmak veya yemekleri gidip almak gibi belki de bir ebeveynin üstlenebileceği rolleri üstleniyorlar ama bu onların yine bir direnme ve bir anlam bulma çabasına dahil.

Speaker 2:

Elbette bir çocukla yan yana gelmemesi gereken bir sürü rol ve bir sürü kavramı konuşuyoruz ama yine de gaz değil çocukların da bunu yaparken bir iyileşme gösterdiğini de yine uzmanlar tarafından bize aktarılan bilgiler arasında.

Speaker 1:

Evet, az evvel savaş sonrası iyileşmeye başlayacak bir toplum dediniz. Bugün savaş bitse, keşke hani bugün savaş bitse bu çocukların iyileşmeye başladıkları o nokta yani o noktaya gelsek artık neler olacak? Şimdi ben aslında Gazze eğitim merkezine sözü getireceğim, getirmek istiyorum sizin bu çalışmalarınıza değinmek istiyorum ama genel olarak şöyle öncesinde iyileşmeye başlamak nasıl olacak? Bu çocuklar okullara gidemediler, Eğitimden olduğu kadar sağlık, sosyal hayatı hiçbir şey kalmadı. Bir kayıp nesil diyebiliyor muyuz?

Speaker 1:

Diyebilir miyiz? Demeli miyiz? Nasıl bulacaklar kendilerini?

Speaker 2:

Sor bir soru. Biz savaş bölgelerinde çalışan bir dernek olarak bu kayıp nesil ifadesine reaksiyon olarak aslında kurulduk. Ne demek bir kayıp nesil? Nasıl kabul edebilir? Bunca topluluk, bunca insan, bunca STK, bunca devlet varken nasıl kayıp nesillerin yetişmesine biz izin verebiliriz?

Speaker 2:

Ben bunun Gazze'de olma ihtimalini çok düşük görüyorum. Elbette bunun için bir çaba gösteriyorlar ama dediğim gibi Gazze yillardır ablukada yillardır bu çocuklar birçok nedenden okullarına gitmeyi durdurup bir şekilde tekrardan okulların inşa edilmesi, tekrardan başlaması süreçlerini yaşadılar. Gazze'de bundan birkaç yıl öncesinde sınavlarına hazırlanıp ne zaman gireceğini bilmeden bir yıl boyunca aynı sınavlara tekrar tekrar hazırlanan gençler tanıdık. Onlar hiçbir zaman pes etmediler. Bugün de pes etmiyorlar.

Speaker 2:

Şu an şifa hastanesinin yeniden kurulduğunu, bir şekilde üniversitelerin uzaktan eğitimle üniversiteli gençlere eğitim verdiğini biliyoruz. Yine aynı şekilde İsrail'de bir toplumu yeniden inşa edecek unsurları hedef aldığı için gençleri, okulları, hastaneleri bombaladığını biliyoruz. Bu bir tesadüf değil ama belki de bunu bilerek yaptığını bilen Gazzeliler buna çok büyük bir kuvvet gösteriyorlar. Mesela Şifa hastanesinin direktörü Muhammed Ebu Semiha kendisi aylarca işkence gördü. Vücut ağırlığı neredeyse yarıya düştü.

Speaker 2:

Döndükten birkaç gün sonra hemen tekrardan göreve başladı. Çocukları, genç doktorları eğitmeye başladı. Hiçbir zaman ara vermiyorlar, hiçbir zaman pes etmiyorlar. Durum arttıkça onların çabası ve gayreti de artıyor. Bu çok zor.

Speaker 2:

Belki de biz şu an bunu anlamakta zorlanıyoruz ama içinde bulunan imtihanla beraber o gücün nasıl geldiğini de Gazdelilerinin üzerinden okumak mümkün. O yüzden ben bu söylediğimiz soruya bir Gazdelenin kayıp nesil yetişebilir cevabı vereceğini hiç zannetmiyorum.

Speaker 1:

Peki o zaman bir de güzel şeyler konuşsak mı? Gazze eğitim merkezinden bahsetsek mi? Burada siz bir yıldır okullarından mahrum olan Gazzeli çocuklara umut aşılıyoruz diyorsunuz dernek olarak. Oldukça önemli bir konu bu. Neler olacak?

Speaker 1:

Neler yapılıyor? Bugüne kadar neler yapıldı, sizden dinleyelim mi? Şimdi ben sosyal medya hesaplarınızdan takip ettiğim kadarıyla oldukça hareketli ortam ama bunlar nerede yaşanıyor, neler yapılıyor, sizden dinleyelim mi?

Speaker 2:

Evet, dediğiniz gibi Gazze'de ne kadar zorluklar yaşansa da belki en büyük travmalara şahit olsak da bu zorluk anları en büyük kahramanlıkları, en büyük hikayeleri de doğuruyor. Yine bizim bu açtığımız okul da onlardan bir tanesi. Okulların bomba bombalandığı bir yerde okul açmak. Belki de hiç yapılmaması gereken bir şey olduğu düşünülebilir fakat savaş bölgesinde çalışan bir dernek olarak ve hala da Suriye'de, Sudan'da, Yemen'de dünyanın birçok kriz bölgesinde çocuklarla çalışan bir dernek olarak sadece karınlarını doyurabilecek kadar insanların o anki o günlük ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar insanlara hizmet vermeyi, onların onurlarına, izzetlerine ve yine Gazzeyl'den öğrendiğimiz kavramına yakışır görmüyoruz. Bu yüzden de biz onlara yine onların direnişlerine layık bir şekilde elimizden gelen bütün en iyi imkanlarla bir alan inşa ettik.

Speaker 2:

Normalde bu alanlara güvenli alan adı verilir. Maalesef Gazze'de güvenli hiçbir alan yok ama ona rağmen ve sık sık okulumuzun çevresi bombalanmasına rağmen öğretmenlerimizden, öğrencilerimizden şehit vermemize rağmen çocuklar bir gün, iki gün hatta üç günlük yasları bile dolmadan hemen okula gelmeye devam ediyorlar. Merkezimiz hemen kendini toparlayıp tekrar işlemeye devam ediyor çünkü yapılmak istenen tam da ümitleri yok etmek ama Gazdelilerin de ve bizlerin de yine en çok yapmak istediği şey de asla yok edemeyecekleri insan onuru, insan şerefi ve umut. Bunu yeşertmenin en güzel yolu da aslında eğitim. Filistin ve eğitim de zaten yan yana giden ve Filistinlilerin eğitimine ne kadar düşkün olduğunda bütün dünya bilir.

Speaker 2:

O yüzden onlara en yakışacak proje de buydu. Bu yüzden bunu yapmaya çalışıyoruz.

Speaker 1:

Orada öğrencilerden, öğretmenlerden kaybedilen bir sürü öldürülen bir sürü kişi var. Şimdi böyle bir ortamda peki çocukların yüzleri gülüyor evet o gördüğümüz görüntülerde ama öğretmenlerin size aktardıkları bizim duymamızın faydalı olacağını umdunuz. Neler var desem dikkatten kaçmaması gereken o ortamla dediniz ya hani bir türlü pes etmiyorlar ama bir de o öğretmenlerin anlattıkları ağzından belki bilmiyorum isterseniz.

Speaker 2:

Yani travma hikayeleri tabii ki de çok yoğun. Yani savaşa maruz kalan çocukların hiçbir eylemi bizim günlük rutinimiz gibi gitmiyor. Ne uykuları uyku, ne gündüz bir şekilde hani sabah güne mutlu başlayıp günü mutlu geçirebiliyorlar. Ağlama atakları, panik ataklar, tabii ki de bulundukları her şeyden yani bulundukları ortamdaki bütün seslerden irkilme yani sağlıklı bir şekilde odaklanabilecekleri, eğitim hayatına odaklanabilecekleri bir tokluk seviyeleri bile yok. Yani bizim projemizin içerisinde oraya gelen çocukların biraz olsun odaklanabilmesi için karınlarını doyurabilecekleri atıştırmalıklar da var.

Speaker 2:

Çünkü çocuklar onları almadığı zaman dikkat süreleri zaten çok kısayken neredeyse hiçe düşüyor ve bir şey öğrenmediği imkansız oluyor. Dolayısıyla bu okul tabii ki de herhangi bir okul değil, yani imkansızlıkların okulu diyebiliriz ama çocuklar orada bulundukça biraz olsun eskiyi ve normali hatırlıyorlar. Stabil olma ihtimali, tekrar eski rutinlere dönmek, onların ruhunu iyileştirebilecek bir şey. Bu yüzden de bir taraftan onları aşağıya çeken o korkuları, o yaşadıkları maalesef bunlara hastalık bozukluk demek istemiyorum nedeninde bahsetmiştim. Maalesef savaş ve zulmün yarattığı etkiler, diğer taraftan da çabalayan, iyileşmek için direnen o ruhları ikisinin çatışmasını tabii ki de o okulda görüyoruz ama öğretmenlerimiz kendi ailelerini kaybetmiş olsalar bile birkaç gün sonra geldiklerinde inanın modları düşük, moralleri bozuk olmuyor.

Speaker 2:

Ya bu anansı çok zor bir şey. Biz de zorlanıyoruz diyoruz yani hemen böyle toparlanmanıza gerek yok. Kendinize zaman tanıyın, alan tanıyın ama onlar bu şekilde iyileştiklerini söylüyorlar ve hareket etmeye, bir şeyler yapmaya devam ediyorlar. Çocuklar da bence bunu gördükleri için onlar da bir an evvel iyileşmek için çaba gösteriyorlar. En azından ben böyle okuyorum.

Speaker 1:

Evet Merve Özlemler çok teşekkür ediyorum. Anlattıklarınız çok etkileyiciydi. Umarım bu kötü günler bir an önce biter. Filistin özgürlüğüne kavuşur. Gazzeli çocuklar özgürlüğüne kavuşur.

Speaker 1:

Ağzınıza sağlık. Konuk olduğunuz için çok teşekkürler.

Speaker 2:

Ben teşekkür ederim.

Speaker 1:

Bir bakışta podcast'indeydiniz. Yeryüzü çocukları derneği başkan yardımcısı psikolog Merve Özdenler konuğumuzdu. Podcast yayınlarımızı X platformunda AA sesli hesabından takip edebilirsiniz. Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle hoşça kalın.