Doç. Dr. Kılıç Buğra Kanat, ABD’nin başkenti Washington DC’den Amerika'nın iç ve dış politikasını derinlemesine analiz ediyor. Güncel gelişmelerin ardındaki dinamikleri ve Washington’ın dünya sahnesindeki rolünü tartışarak, Amerika’nın küresel sistemdeki yerini anlamak isteyenlere yol gösteriyor.
Merhaba, bugün bir Kasım Ben Faruk Çalışkan. Doçent Doktor Kılıç Buğra Kanatlı Amerika masasında Amerika Birleşik Devletleri'ndeki başkanlık seçimlerinin son günlerinde kampanyanın geldiği noktayı konuşacağız. Hocam son günlerde size göre neler öne çıkıyor?
Kılıç Buğra Kanat:Aslında son günlerde, son düzlüğe girdiğimizde seçimlere bugün itibariyle beş gün kaldı ve seçimlerin hani daha önceki podcastlerimizde konuştuğumuz gibi aslında neredeyse seçim gecesi bitmeyeceği, seçim gecesinden sonra çarşının karışabileceği, dahası seçimin karakolda bitebileceğini daha açık görmeye başladık. Son bir haftada yaşananlar aslında hem Cumhuriyetçi Parti'nin kapanış mitingi sayılan Madison Square Garden'da söylenenler toplumsal kutuplaşmanın, siyasi kutuplaşmanın geldiği yer açısından önemliydi. Hem de Demokrat Parti'nin son bir haftada önce Biden'ın sonra da bugün Bill Clinton'ın yaptığı hatalar aslında Demokrat Parti'nin de genel kampanya stratejisi açısından Kamala Harris'in adaylığından biri taşıdığı bagajdan kurtulamadığını ortaya koydu. Dolayısıyla son bir hafta aslında iki kampanyanın birbirine karşı koyduğu üstünlükle değil, iki kampanyanın birbirinden beceriksizce yaptığı hataların göstermesi açısından önemliydi.
Ömer Faruk Çalışkan:Hocam Bill Clinton'ı kürsüden seyrettim. Hakikaten inanılır gibi değildi. Siz zikrettiniz. Bu hataları biraz izah etmek lazım galiba.
Kılıç Buğra Kanat:Hataları şöyle izah edelim, geçen hafta aslında hatalar silsilesi Cumhuriyetçi Parti'nin Madison Square Garden'da yaptığı büyük mitingle başladı. Aslında bu mitingler çok önemlidir çünkü neredeyse kapanış konuşmasıdır bu mitingler. Çünkü bir yıla, bir yıl süren kampanyadan sonra en cafcaflı toplantısı budur. O toplantıda ulusal marştan hemen sonra ve Trump'ın konuşmasından önce sahneye çıkanlar birbirinden her ne kadar komedyen olarak adlandırılsa da birbirinden ırkçı, birbirinden dışlayıcı, birbirinden İslamofobik söyleme sahip insanlardı ve özellikle Porto Riko hakkında söylenenler, latino seçmenler ve latino göçmenler hakkında söylenenler aslında bundan belki de on sene, on beş sene önce söylense Amerika'da kıyamet kopardı. Ancak bu yapılan hata çok küçük bir kesimde dikkate alındı ama bu hataların ve bu ırkçı söylemlerin artık mainstream dediğimiz ana akımda yer alması aslında Amerikan siyasetinin geldiği yer açısından da önemliydi.
Kılıç Buğra Kanat:Tam da bu hataları kullanmaya başlarken Demokratlar ve bu hatalar üzerinde oldukça ciddi avantaj elde etme çabasına girmişken Demokrat Parti de arka arkaya iki eski başkanı, önce Biden Trump'a oy verenlere çöp yığını diyerek daha sonra da Bill Clinton bugün hem de Michigan'da hem de nüfusunun yüzde beşi Müslüman olan iki yüz elli bin Müslüman seçmeninin olduğu bir yerde İsrail'in Gazze'deki saldırılarını meşrulaştırma çabasında düştüğü durum sebebiyle Kamala Harris'i oldukça zor duruma düşürdü. Aslında dediğim gibi bunların bu kadar rahat söylenebiliyor olması seviyenin oldukça ciddi olarak düşürüldüğünü gösteriyor. Zira seçimlerden önce bu seçimlerde çok bel altı bir kampanya olacağını, en şiddetli kampanya olacağını, kampanyanın oldukça kirli bir hale gelebileceğini söylemiştik ama inanın tüm Amerika analistleri ve gözlemcileri, seviyenin bu kadar düşebileceğini aklından geçirmezdi. Amerika'yı siyasetini takip eden bizler için dahi sürpriz bir hafta oldu.
Ömer Faruk Çalışkan:Şimdi Washington Post önemli geleneği olan bir gazete, bir tutum ilan etti dünyanın en zenginlerinden Amazon'un da sahibi Jeff Bezos'un bu gazete. Trump'tan ya Trump'tan yana tutum aldığı şeklinde yorumlanabilir mi? Washington Post'un yaklaşımı Amerika'da çok fazla milyarder var ve dünyanın en zengini olan Elon Musk zaten Trump'ın safında. Demokratlar da zenginlerden böyle destek alıyor mu?
Ömer Faruk Çalışkan:Böyle bir oligarklaşma var mı taraflar arasında?
Kılıç Buğra Kanat:Şöyle aslında bu tekno milyarder dediğimiz ekibin siyasete olan etkisi son zamanlarda oldukça ciddi bir şekilde konuşuluyordu. Bu etkilerin başında aslında Elon Musk geliyor tabii. Elon Musk'ı daha önce konuşmuştuk hatırlarsanız. Elon Musk daha önce demokrat olmasına rağmen Biden yönetiminde özellikle düzenleyici kurumların hem yapay zeka hem teknoloji politikaları konusunda attığı adımlar ve kısıtlamaları da biraz protesto ederek Trump oldukça orantısız bir destek verdi. Yani hani şiir lider dediği neredeyse Trump mitinglerinin amigosu haline geldi, sınırsız para harcamaya başladı.
Kılıç Buğra Kanat:Tam da bu konuşulurken Washington Post'un endorsment dediğimiz, Amerika'da şunun bir parantez açarak söyleyelim, Amerika'daki büyük basın yayın kurumları seçimlere bir iki hafta kala taraflarını belli eder ve yayınladıkları uzun bir editöriyel yazıda hangi adayı destekleyeceklerini ve neden bu adayı destekleme kararı aldıklarını açıklarlar. Bunu bir şeffaflık göstergesi olarak ortaya koyarlar. Washington Post'un bu destek editoryal'ı ki kesinlikle Kamala Harris'i destekleme yönündeydi. Şimdiye kadar ki yayın politikası da onu gösteriyordu. Bunun Jeff Bezos tarafından engellenmesi çok ciddi bir tartışmaya yol açtı.
Kılıç Buğra Kanat:Jeff Bezos bu kararından hemen sonra yayınladığı bir yazıda aslında medyanın tarafsız olması gerektiğini bu tip açıklamaların gazetenin kredibilitesini ve basın yayın organlarının güvenilirliğini ciddi bir şekilde etkilediğini söyledi Ancak desteğin Kamala HERris'e verileceğini bilen herkes Jeff Bezos'un bu hamlesine aslında Trump'a Elon Musk kadar açık olmasa da kapalı bir destek olarak okudu ve bunun sonucunda da Jeff Bezos çok ciddi eleştirilere maruz kaldı. Washington Post Editorial Board'undan, Editorial ekibinden istifalar oldu ve Amerika'da ciddi bir tartışma başladı. Bunun iki sonucu olabilir. Birinci sonucu Jeff Bezos'un yaptığı hamle aslında Amerika'da basının siyasi özellikle seçimlerde tavrı konusunda surda açılmış ilk gedik olabilir. Bundan sonra bazı basın yayın organları Jeff Bezos'un bu pozisyonunu da takip edebilir ama ikincisi Jeff Bezos bundan sonraki dönemde özellikle Kamala Herris'in seçilmesi durumunda daha fazla eleştirilir ve bundan sonra bir dahaki seçimlerde aynı tırnak içerisinde söyleyelim, hatayı yapması engellenir.
Kılıç Buğra Kanat:Bunu elbette ki seçim sonuçları ve Bezos'un özellikle bundan sonra iktidarla ilişkisi daha çok gösterecek. Ama şunun altını çizelim. Teknoloji konusundaki milyarderlerin birçoğu aslında Kamala Herris'i destekledi. Ancak Elon Musk gibi yapay zeka konusunda şirketleri öne çıkanlar Biden döneminde yapay zekanın düzenleme, düzenlenmesi, gelişmesinin düzenlenmesi konusunda atılan adımlar sebebiyle desteklerini Trump yönünde kullanmaya başladı.
Ömer Faruk Çalışkan:Yani iki tarafın da milyarder taraftarları belki hamilileri de olacak. Hocam seçimden önceki son podcast'ta acaba Biden Harris yönetiminin nasıl bir performans sergilediğine dair kısaca bir tasvir yapsak mı?
Kılıç Buğra Kanat:Efendim Biden henüz kampanyası şunu göz önünde bulunduralım. Birincisi Covid'in en şerit olduğu bir dönemde ama Trump'ın Covid'deki tek başarısı olan aşı kullanımının başladığı, aşı kullanımının yayıldığı bir dönemde iktidara geldiler. Bu bir anlamda hem kamu sağlığı hem de Covid'in ekonomide yarattığı etki açısından bir enkaz devraldıklarını söyleyebiliriz. Dahası altı Ocak'ta kongrenin basılması ve Cumhuriyetçilerin seçimin meşruiyetini sorgulaması sebebiyle sosyal bölünmüşlük ve kutuplaşma açısından da bir başka enkazı devraldılar aslında. Bu dönemden sonra Biden yönetiminden beklenen, ki Biden ilk adaylığını açıkladığında sadece bir dönem aday olacağını, sadece dört sene başkanlık yapacağını, bir geçiş dönemi sağlayacağını yeniden normale söylemişti.
Kılıç Buğra Kanat:Biden'dan beklenen Amerika'daki bu kutuplaşmayı bitirmesi en azından cumhuriyetçiler içerisinde Demokratlara karşı olan tepkiyi azaltması, Demokrat Parti'nin içerisinde özellikle progresif sol dediğimiz kesimlerin keskinliğini bir şekilde törpüleyerek yeniden merkez siyasete doğru oynamasıydı beklenti. Ancak Biden bunu yapamadı. Hem kutuplaşmanın, özellikle kürtaj üzerinden yaşanan kutuplaşmanın kendisinde kongre seçimlerinde kendi partisinde büyük bir başarı sağlaması, hem de artık mevcut kutuplaşmanın Trump'ın yeniden adaylığı adaylığıyla daha da şiddetlenmesi sebebiyle bu kutuplaşmayı ortadan kaldıramadı. Dolayısıyla dört sene sonra aslında iki bin yirmi birden neredeyse daha şiddetli bir kutuplaşmayla karşı karşıyayız. Daha sonra ekonomide aslında Biden'ın politikaları az çok başarılı oldu diyebiliriz.
Kılıç Buğra Kanat:Makro rakamlara baktığımızda Amerika'da ekonomiyi, ekonominin nabzını belli eden belli başlı üç mesele vardır. Gerisi gıda enflasyonu, genel enflasyon oranı, ikincisi işsizlik rakamları, üçüncüsü de Amerika'da araba, şahsi araba kullanımı sebebiyle benzin fiyatlarıdır. Geldiğimiz noktada benzin fiyatları belki de son yilların en düşük noktasında, işsizlik oranları ciddi bir oranda düşük. Ancak enflasyonda her ne kadar verilen enflasyon rakamları, enflasyonda karşı da bir zafer kazanıldığını gösterse de gıda enflasyonunun özellikle bazı eyaletlerde oldukça yüksek kalması Biden'a ciddi bir darbe vurdu. Dolayısıyla Covid sonrası ekonomik toparlanmayı gerçekleştirememiş oldu.
Kılıç Buğra Kanat:Bunun içindir ki bütün anketlerde kimin yaptığından bağımsız şekilde bütün anketlerde Trump'ın başkan olunması durumunda ekonominin daha iyi olabileceği konusunda genel bir kanı var ve bu oran neredeyse yüzde altmışlarda. Her ne kadar geçen hafta içerisinde yirmi Nobel ödülü almış AB Amerikalı ekonomistin ortak bir açıklama yaparak Harris'in ekonomik programını daha başarılı bulduğu yönündeki mektubu yayınlanmış olsa da genel kanı ve anketler şunu gösteriyor ki, Amerikalılar dört sene önceden ekonomik olarak daha kötü noktada olduklarını savunuyorlar. Dolayısıyla ekonomideki karnesi biraz daha karışık. Gelelim dış politikaya. Dış politikadaki karnesi Biden'ın aslında özellikle Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonrasında ciddi bir yükseliş salınmıştı.
Kılıç Buğra Kanat:Biden döneminde, Trump döneminde bozulan Tranz Atlantik ilişkiler yeniden kuruldu. Biden yeni bir koalisyonun başında kendisini buldu ve Rusya'ya karşı özellikle savaşın ilk yillarında Ukrayna'ya verilen NATO çerçevesinde ve Amerika'nın Asya'daki diğer partnerleriyle birlikte verdiği destek oldukça Amerika'nın küresel liderliği, en azından Batı dünyasındaki liderliği açısından ciddi bir başarı olarak algılandı. Ancak bundan sonraki dönemde Biden dış politikada o performansını sürdüremedi. Önce Afganistan'dan çekilmede yaşanan büyük aslında fiyasko, artık buna sanıyorum fiyasko diyebiliriz ki bu Amerika'nın Saygondan, Vietnam Savaşı'nda Saygondan çekilmesinden sonra görsel olarak da yaşanan en büyük fiyaskoya yol açtı. Hem bu fiyasko hem de daha sonrasında aslında daha büyük bir açıdan Gazze Savaşı'nda gösterdiği performans İsrail'e verdiği sınırsız destek ve bu sınırsız destek sonucunda Netanyahu'yu kontrol edebileceği konusunda sahip olduğu yanılgı aslında Biden'ın en zayıf yönünün dış politika olarak ortaya çıkmasına sebep oldu ve ne kadar ne trajiktir ki Biden otuz küsur sene kongrede dış politika konusunda konuşmalar yapmış, Senato Dış İlişkiler Komisyon Başkanlığı yapmış ve sekiz sene Amerikan Başkanlığı döneminde özellikle Rusya, Irak gibi ülkelerin de içinde olduğu kritik dış politika dosyalarını yönetmiş biriydi.
Kılıç Buğra Kanat:Bu kadar tecrübeli bir diplomat başkan diyebileceğimiz, hani bir başkanın özellikle ideolojik sebeplerle ve bazı lobilerin de etkisiyle İsrail konusunda takındığı tavır aslında kamuoyunda ilk kez Amerikan kamuoyunda dış politika başarısızlığının bu kadar açık bir biçimde dile getirilmesine yol açtı. Vietnam savaşlarından sonra ilk kez kampüsler karıştı ve şu an Kamala Harris'in ve Demokratların seçimi kaybetme ihtimalinin en büyük sebeplerinden biri olarak Gazze'nin gösterilmesine yol açtı. Dolayısıyla dış politikada karnesi aslında zayıf bir not aldı.
Ömer Faruk Çalışkan:Doçent Doktor Kılıç Burak Kanat'a çok teşekkür ediyorum. Bizi hangi mecrada dinliyorsanız orada abone olmayı lütfen unutmayın. Hoşça kalın.